30 Aralık 2012 Pazar

2012 yılının kısa özeti 2013 yılına umutlar...

Ve geldik 2012 yılının son günlerine... Bu sene fazla ilgilenemedim blogumla. Hayat inanılmaz hızla akıp gidiyor. Ve  biz bir yerlerinden tutunmaya çalışıyoruz hayatın.  Aslında bu çalışma hali bile başlı başına bir yorgunluk getiriyor. Bu yorgunluğu atmaya çalıştığımız, kendimize zaman ayırmaya çalıştığımız anlar hayatı anlamlandırıyor. Eğer bu vakti de ayıramıyorsak kendimize hayat anlamını yavaş yavaş kaybediyor.  Özetle ben bu sene de bu vakti kendime olabildiğince ayırmaya çalıştım. Bol bol fotoğraf çektim ama bunu paylaşacak vakti çok bulamadım diye düşünüyorum.


Bir 2012 yılı seçmesi yapsam Körfez'deki Yaşamın hikayelerini anlatsam, ve önümüzdeki sene için daha fazla paylaşım için iyi dileklerde bulunarak geçiyorum fotoğraflara... Herkese iyi bir 2013 dileğiyle...

Bizim devasa kırlangıçla başlayalım. Yoğun bir iş gününden sonra Şafak ile günün yorgunluğunu atmak için yaptığımız bir akşam üstü dalışında çıktı karşımıza yaklaşık 30 dakika kayda değer hiçbir şey görmeden geçmişti  dalış. Tam ümitlerimiz kaybolmuştu ve dönüş yoluna geçmiştik ki karşımıza çıktı bu kırlangıç. Ben kırlangıç diyorum ama Ereğli yerel halkı kırlangıç balığının büyüğüne Derviş diyor eklemeden geçmeyelim... Yaklaşık 20 dakika flaşlarıma aldırış dahi etmedi sonra sıkıldı ve çekip gitti. Bizim dalış süremiz 65 dakika oldu çıktığımızda buble takipçimizden sağlam bir fırça yemiştik.
İkinci fotoğrafımız Körfez'de yaptığımız her dalışta bizi meraklı gözlerle izleyen deniz iğnelerinden geliyor.  Körfez'de o kadar çoklar ki, başka canlıların fotoğraflarını çekmek için durduğumuz da kadraja girmek ve fotoğraflanmak için çaba harcıyorlar sanki. Bizim için olağan olan bu durum dışarıdan fotoğraflarımızı görerek hatta biraz da inanmayarak gelen diğer dalıcı arkadaşlarımız ise onların çokluğu karşısında şaşkınlık içerisinde kalıyorlar. 

Meraklılar olduğu gibi korumacılar da vardı dalışlarımızda. Hayvanların yaşadıkları yerleri ya da  yavrularını koruma güdüsüne de şahit olduk körfezim yeşil ve soğuk sularında.

Nasıl ki evlerini yıkmak için gelen yıkım ekiplerine, zabıt ve  polislere kendi güçleri ile karşısındaki devasa gücü karşılaştırmadan tüm  gücü ile direnen insanlar görüyorsak televizyonlar da su altında da bir midye kabuğunu sahiplenen, evi olarak gören bir kaya balığının objektifime saldırdığına da şahit oldum. İnsanlar arasında kazanan her zaman yıkım ekipleri olsa da burada kazanan kesinlikle bu küçük kaya balığıydı. 

Hep neşe içerisinde geçmedi dalışlarımız. Yaşam kadar ölümün de bir gerçeklik olduğunu hatırlatıyordu doğa bize. Peki bu ölüm ne kadar doğaldı ? Aklımızda bu sorular la ayrıldık dalıştan. Ama başka bir gerçekliği de gördük, tabiatta her şey geri dönüşüm içerisinde. Bu yunusun üzerindeki deniz yıldızları da bize bunu tüm gerçekliğiyle gösterdi. 

Peki başka neler vardı objektiflerimizden yansıyan diye baktığımızda özellikle gece dalışlarında karşımıza çıkan canlılar ile veda edelim 2012 yılına ve yazımıza...



Gelincikler ,iskorpitler, tekirler ve kocaman yeşil gözü ile trakonya...














Çok uzadı bu yazı... Ama birikmiş yazılacaklar, paylaşılacaklar...  Hayatım koşuşturmacasından  başladık bu yazıya, buralara kadar geldik.  Bu fotoğrafların  çekildiği dalışlardaki dalış arkadaşlarımın adını burada anmazsam  kendimi kötü hissederim. İlk olarak kadim dostum ve dalışların çoğunda badim olan Şafak'a, bu dalışları yapmamızın belki de en büyük sebebi olan bizi kompresör sahibi yapan  Çoko Murat'a,  gece-gündüz, aç-susuz, dalış yapacağız lafını duyduktan sonra en kısa sürede yanımızda olan Çati'ye, evini dalış öncesi ve sonrası brifinglerinde, malzemeleri muhafaza etmekte hiç şikayetçi olmadan bize yardımcı olan Nur'a, buble takipçilerimiz Sevgi ve eşim Belhan'a çok ama çok teşekkür ediyorum... 

Mutlu yıllar...

3 Mart 2012 Cumartesi

2 Eylül 2011 Unutulmaz !!!

24 Kasım 2010 da paylaşmışım son fotoğrafımı. Çok zaman geçmiş üzerinden yıl 2012 olmuş onun da kocaman iki ayı devrilmiş. Bu zaman zarfının 6 ayı denizin o büyülü güzelliğinden uzak geçmiş askerde... 6 ay kısa bir süre belki insan yaşamında ama yaşanılan şeyleri düşündüğünde senden götürdükleri 6 aydan çok daha fazlası.... Neyse konumuz zaten bu değil :)   Sadece neden bu kadar uzak kaldığımın ufak bir mazereti demek lazım. Kırılan bileği falan söylemiyorum bile... 

Hep körfezin derinliklerinden gelmişti paylaşımlar bu sefer Türkiye sularının  benim için en güzel yerinden Kaş'tan geliyor hikayeler. Tarih 2 Eylül 2011. Benim için önemi büyük bu tarihin...  Sahil güvenlik batığından başladığımız dalış -buraya bir parentez 18 metredeki  batık Ocak sonu itibari ile 43 metrelere sürüklenmiş fırtına nedeniyle - reefi takip ederek devam etti dalış eşim, Belhan'la mutlu mesut maviliklerin tadını çıkarıyorken fotoğraftaki lahoz çok uzaklardan geldi geldi geldi ve kayanın altına girdi ve poz verdi evet tek kelimeyle poz verdi:) Çeşitli açılardan yaklaşık 20 kare fotoğrafını almama hiç aldırış etmedi. sonra ona teşekkür ederek uzaklaştık oradan ... sonuçta tekneye çıktığımızda dalış bilgisayarım süreyi 70 dakika olarak gösteriyordu.  Fotoğraf makinamın pili ise bitmişti, aslında dalış da bu yüzden bitmişti.

Şimdi reklamlar..Eğer Kaş'a dalışa bireysel olarak gidiyorsam tercih ettiğim dalış okulu kesinlikle  Oceanids  oluyor. Müşteri değilim orada arkadaşlarımla dalış yapıyorum çünkü. Bu fotoğrafın arkasındaki isim ise Tansel Kahvecioğlu.  Fotoğradın görünmeyen kısmında balıkları arkadan bir çoban edasıyla sürükleyen Tansel.  Bu fotoğrafımın adı da ona ithafen " Tansel is my shepherd "  

24 Kasım 2010 Çarşamba

 Bahardan kalma güzel bir gün, sanki Kasım ayında değil Mayıstayız...   Uzun bayram tatilinde sağa sola kaçamayan bizler ( Murat Erdoğan yani ÇOKO, Çağatay Gülay ÇATİ ve ben)  kendimizi Ereğli’de bulduk yine…  Nerede ise bir aydır dalış yapmamışız özlemişiz.  Aslında bu dalışın özel bir yanı daha var Çati ve Çoko yeni aldıkları Sea&Sea YS 60 flaşı deneyecekler ben de yeni aldığım Epoque Makro Lensi.  Bu dalış güzel olacak içimizde öyle bir his var…


Ama aksiliklerle başlıyor akşam. Tüplerimizi doldurmak üzere Şafakların garajda alıyoruz soluğu ama kompresörümüz bizimle oyun oynuyor bir parçasında problem var. Aklımıza hemen Karamürsel’deki dalış okulu geliyor KARSAD…  Soluğu Karamürsel’de alıyoruz. Tüplerimiz dolarken güzel bir sohbete koyuluyoruz…  Saat 23 tüplerimiz dolu olarak dönüyoruz Ereğli’ye… Ama bu kompresörün çalışması lazım Ereğli’nin nöbetçi tornacısı Taner Abi kompresörün bize oynadığı oyunu sonlandırıyor…

Cumartesi sabah mükemmel bir hava ve dümdüz bir denize uyanıyoruz ve atıyoruz kendimizi denize… Kıyıda bize yardım eden sevgili buddyim Şafak ve Ereğlinin çiçeği burnunda sakini Nur var…  Şafak tüm sinirini klimanın motorunu tekmeleyerek çıkarmaya çalıştığından bugünlük bize katılamıyor… 

Suda yaptığımız buddy checkten sonra Saat 11:22 de Çati’nin liderliğinde artık suyun derinliklerindeyiz…  Bakalım körfezin yeşil suları bu dalışta bize neler sunacak diye düşünüyoruz…  Daha 6 metrede bir pisi balığı hoş geldiniz diyor bize...  Flaşın ve yeni lensimin acemiliğini üzerimden atamadan kaçıp gidiyor.  Daha önceki Ereğli dalışlarında tek tük gördüğümüz deniz tavşanları üreme zamanını iyi değerlendirmişler, her taraf onlarla dolu. Bu durum bizi çok sevindiriyor... Çevremizde birkaç deniz atı da var, daha ne olsun ...   Çok uzatmamak lazım işte sonuçlar...



9 Kasım 2010 Salı

Körfezde Bir Kalkan

 Yoksa İzmit Körfezi yeniden mi doğuyor dedik bu dalıştan sonra... derinlik 18 metre videoyu sonlandırdığımda 20 olmuştu bile... Suyun altında bir  balığı takip etmek peşinden koşmak ne kadar güzel bir duygu... Size ait  olmayan bir ortamda misafirsiniz ama daha başından belli  misafirliğinizin süresi... Sıkıcı tarafı da bu galiba, tam da en güzel yerinde sohbetin misafirliğiniz bitiyor, veda etmek zorunda kalıyorsunuz.


Sonra  suyun yüzeyine kendi ortamınıza dönüyorsunuz misafirliğe gittiğiniz yerdeki gördüklerinizi paylaşıyorsunuz. Hele bu video da oldugu gibi maddi anlamda değeri olan bir şeylerden bahsediyorsanız sorular geliyor...  Neden alıp onu getirmediniz?  Bu soru beni deli ediyor.  Şimdi buradan ben de herkese soruyorum ...

Hanginiz misafirliğe gittiğiniz bir yerden hoşunuza giden şeyleri kendi evinize taşıyorsunuz ?




8 Kasım 2010 Pazartesi

Güzellerin En Çirkini

Söylemiştim deniz tavşanlarının rengarenk canlılar olduklarını ...  Saroz Körfezi'nin ulaşılması güç noktalarından Kömür Limanı...  Elektriğin olamadığı  dağdan gelen incecik akan suyun dışında suyunda olmadığı kendimizi şehrin tüm aptallıklarından kısa süreliğine de olsa kurtardığımız Kömür Limanı... Kömür limanının sağ tarafında mağara denilen kayaların altında akvaryum gibi bir deniz, solunda ise bazılarının hamile bir kadına benzettiği kel tepe bulunmaktadır. (Bence kesinlikle benziyor)  Bu deniz tavşanına da bu cennet köşede rastladım. Bizim körfezdekine hiç benzemiyor ama bu onun kabahati değil...

Çirkinlerin En Güzeli

2005 yılında başlayan dalış hayatım  içinde bana çok sevimli gelen bir hayvandır Deniz Tavşanları. Ege ve Akdenize tamamen yayılmış durumdadırlar. Sığ derinlikler de çeşitli renkleri ile hep kayalık zeminlerde rastlamışızdır onlara. Sualtında fotoğraf çekmeye yeni başlayanlar için biçilmiş modellerdir. canlı renkler, yavaş hareketler vs...  Bizim Ereğli de kayalık yoktur. Dalışa başladığınızda kendinizi uçsuz bucaksız bir çölde hissedersiniz...  Ama 24 Temmuz 2010 tarihli dalışım sürprizlerle dolu idi...  16 metrelerde gri kum yüzeyin üstünde kocaman bir topak vardı neredeyse yumruk kadar... biraz daha yaklaştımızda gözlerime inanamadım... Kocaman bir deniz tavşanı...  Evet Ege ve Akdenizdeki akrabaları gibi rengarenk değildi ama şu ana kadar gördüğüm en güzel deniz tavşanı idi, Körfeze dair umutlarımı yeşertti...  

Körfezdeki Dalgın Suya Bir Bak ...

"Körfezdeki dalgın suya bir bak" Can Yücel'in bir şiirinden esinlenerek geldi aklıma...  1995 yılından beri yazları beni misafir eden Kocaeli Karamürsel'e bağlı şirin küçük balıkçı köyümüz Ereğli... İsimdaşları gibi çok meşhur değil . Ne Karadeniz ne Marmara  ne de Konya Ereğli gibi. Bu da işimize gelmiyor değil tabiki sessiz sakin ve dingin... Evimin önünden senelerce baktığım ve derinliklerinde neler olduğunu düşündüğüm bu deniz, 2005 yılında dalış eğitimlerime Kocaeli Üniversitesi Sualtı Topluluğu (KOÜSAT) ile başladıktan sonra biraz daha merak uyandırır hale geldi....  Fakat Ereğli'nin su altı ile tanışmam ne yazık ki 2010 yılına kadar hep ama hep ertelendi...  Bu güzellikleri o yeşil su da görebileceğimi söyleseler idi tanışma faslımız bu kadar uzun sürmezdi tabii. Bu fotoğraf  Körfezdeki Dalgın Suyun sizlerle paylaştığım ilk kareler... 

Körfezin soğuk ve yeşil sularında tam da bir dalışın sonuna gelmişken dalış eşim Şafak Kaya gösterdi bu güzelliği bana. Bir tahtanın ucuna kuyruğunu dolamış karnındaki mukaddes yükünü boşaltmayı bekliyordu belli ki... Hani bu dalışın tarihi de önemli idi 11 sene önce verdikleimi bir gün sizden geri almamı engelleyemezsiniz dedi doğa ve hınçla titredi 45 saniye boyunca. Biz o titremenin verdiği mesajları anladık mı ?
Sanmıyorum...